Bu Blogda Ara

29 Kasım 2010 Pazartesi

BİLGİSAYARA GİRİŞ
BİLGİSAYAR: Bilgisayar verilen bilgileri belirlenen bir programa göre isteyen veya geriye gönderen 2 lik sayı sisteminde oluşturulmuş elektronik devrelerden müteşekkil; çok yönlü bir cihazdır.
BİLGİSAYAR KULLANIM ALANLARI: Başta toplumu yakından ilgilendiren; Bankacılık, vergi, hukuk, ticaret, pazarlama, işletme, mühendislik ve bilimsel tüm alanlarda zorunlu bir ihtiyaç olarak kullanılmaktadır.
BİLGİSAYAR TÜRLERİ: Bilgisayar özel karakterleri olan bir hesaplama aracıdır. Yaygın olarak kullanılan 2 tür bilgisayar vardır. ÖR: Sayma tekniği; ölçme tekniği .
BİLGİSAYAR KAPASİTE BİRİMLERİ: Bilgisayarda bilgiyi ( datayı) temsil eden 2 kavram vardır.
BİT: O Ve 1’lerden oluşan bilgidir. En küçük kapasite birimidir.
BYTE: 8 Adet bit’ in yan yana gelmesinden oluşan bilgi birimidir. 1 byte ile 28 bit’ lik yani 256 karakter ifade edilir. Grafik, karakter gibi bilgileri üzerinde toplar.
KBYTE: 1024  byte’ ten oluşur.=   210  bit
MBYTE: 1024 byte’ ten oluşur. =   220  bit
GBYTE:  1024  Mbyte’ ten oluşur.= 230 bit
TERABYTE: 1024  Gbyte’ ten oluşur. = 2 40 bit
COMPUTER




                     


                HARDWARE                                                                                        SOFTWARE
                (DONAMIM)                                                                                            (YAZILIM)

                  HARDWARE (DONANIM) : Bilgisayarın bünyesinde bulunan her türlü mekanik ve elektronik cihazları (donanım)  oluşturur .
DONANIM ÖĞELERİ:
----- Giriş Birimleri ( Input Units)
----- Çıkış Birimleri (Ostput Units)
----- Merkezi İşlem Birimleri (CPU)
----- Bellekler (Memories)
----- İletim Hatları (Buses)
                          
                   SOFTWARE (YAZILIM): Bilgisayarın istenilen işlemleri yapabilmesi için gerekli olan komutlar topluluğuna yazılım denir.
1. Sistem Yazılımları: Yazılım ile donanım arasındaki işleri yöneten ve aracılık yapan yazılımlardır.
ÖR: Wın95, Wın98, NT Workstation, NT Server.
2. Uygulama Yazılımları: Son kullanıcı ve programların işletim yazılımları üstünde uygulama çalıştırmayı sağlar.
                   NETWORK :Birbiriyle bağlantılı olarak çalışan birden fazla bilgisayarın ifade edilmesidir. 2 çeşit bağlantı şekli vardır.
1—LAN (Local Area Network) : Bir yönetici birden fazla bilgisayarı yönetir.
                                                         
2—WAN (Wide Area Network): Geniş çalışma ağıdır. Birden fazla LAN’ ın birleşmesi ile oluşur.
                                                                                                                                              
GİRİŞ VE ÇIKIŞ ÜNİTELERİ
1.      Ekran:  Renkli-Monitör Dijital
2.      Klavye: Q ve F olmak üzere Türkçe 2 tip klavye vardır.
3.      Yazıcı:  Makinedeki dosyaların çalışmasını sağlar
4.      Disket: Makinedeki bilgilerin başka makinelere taşınmasını sağlar.
5.      SabitDisk (HDD): Makinedeki bilgileri toplayan ve yazılımı yöneten cihazdır. ÖR: 2.1 , 3,2 Vb .
6.      Maus: Klavye gibi direk girin ünitesidir. AT ve PS/2 olarak 2 çeşidi bulunur.
VERİYOLLARI
Paralel ve seri olarak 2 yoldan oluşmaktadır.
Seri veriyolları 9 pin’ lik portlardan “Erkek”
Paralel veriyolları 40 pin’ lik portlardan “Dişi” oluşmaktadır.  Veriyolları bilgisayarın çevre birimleri ile arasındaki bağı oluştururlar.
Maus: Com Portuna / Seri
Yazıcı: LTP1 Portuna / Paralel’ dir
Klavye: AT/PS2 Portuna
GİRİŞ—ÇIKIŞ KAPILARI
PORT: Bilgisayarın diğer çevre aygıtları ile ilişkisini sağlayan bağlantı noktalarına “port” denir.
SERİAL PORT: Erkek Port’ tur 9-25 arasında Pini bulunmaktadır. Fare modem bağlanır. Com1, Com 2 diye çoğaltılır. Communication’ dan gelir.


PARALEL PORT: Dizi konnektördür. 25 ile 40 arasında pini vardır. Yazıcı girişidir. LPT1 – LPT2 olarak değişir.


OYUN PORTU: Ses kartına
MONİTÖR PORTU: Ekran kartıdır. AT/    PS/2 Portu Klavyeye AC/İN: Güç kaynağı girişidir.
KASA ÇEŞİTLERİ
Kasa, bilgisayar içinde bulunan donanımların birarada bulunmasını sağlayan mekanik donanımın adıdır.
3 ÇEŞİT KASA VARDIR
---AT KASA (MİNİ TOWER)      --- ATX KASA (MİDİ TOWER)        --- DESKTOP CASE







          
BİLGİSAYAR DONANIMI
1. POVER SUPPLY: Güç kaynağı kasa içinde bulunan elektronik cihazların elektrik ile beslenmesini sağlayan elektronik cihazdır.
a)      Watt: Güç kaynağı kapasitesi watt birimi ile ölçülmektedir. P= V*I ile bulunur. Bir bilgisayar ortalama  200 watt enerji harcar.
b)      AC: Şehir şebekelerinde kullanılan akımdır.
İŞLEVİ: Power Supply şehir şebekesindeki akımı düşürür veya doğrultur.
2. KESİNTİSİZ ÜNİNTERABLED
Power Suplu(Kesintisiz Güç Kaynağı): Elektrik kesintisi, şehir şebekesindeki dalgalanmalar ve frekans değişimleri bilgisayara ve verilere zarar verebilir.
             Bu tür etkilerden UPS yardımıyla korunulabilir .Ayrıca UPS verileri kaydetmenizi kısa süre de olsa çalışmaya zaman verir. Çoğu UPS aşağıdaki özelliklere sahiptir.
------ Otomatik Voltaj Regülasyonu (Otomatik Gerilim Düzenlemesi).
------ Çalışma Aralığı (155-255 V).
------ Tam Yükle Çalışma Süresi (6-8 dk. ).
------ Aşırı Yükle Göstergesi.
------ Auto Startup.
------ DC (Direk Akım).
------ Kısa Devre Koruması.
------ Akü Değişimi
3. MAİNBOARD (Anakart): Bilgisayar çevre donanımlarını, belleklerini ve merkezi işlem birimini bünyesinde birleştiren elektronik devrenin adıdır. Bu cihaz bilgisayarın ana parçasıdır. Her geçen gün değişen CPU ‘lara göre yeni anakart üretilmektedir.
İlk anakartlar işlemciler ile tümleşik idi. 2 çeşit anakart ailesi vardır. 430 HX, 430VX, 430 TX. Bu anakartlar NMX işlemcilere göre(Socet 7) tasarlanmıştır. 440 LX, 440 AX, 440 BX6H. Bu anakartlar Pentium II. işlemcilere göre (KOT1) tasarlanışlardır.  430 ailesinden farkı AGP (Acelerated Graphik Port) un bulunmasıdır.
4.RAM (Read Access Memory) :Bilgisayarın ana kart hafızasıdır. Elektronik devre elemanlarından oluşur. Üzerinde verileri saklayan Flip- Floplardan oluşmuş entegreler vardır. Verileri saklarken enerjiye ihtiyaç duyar. Bilgisayar kapandığında kendini sıfırlar. RAM veri saklama ortamı değildir. Bu hafızada programlar ve işlenecek veriler  çalıştırılır. 60-70 noune saniye (10-9 saniye) civarında çalışır. RAM (Read Access Memory)  = ( Rastgele Erişimli Bellek)
HDD İLE RAM ARASINDAKİ FARKLAR
a)      RAM hafıza HDD ten çok hızlıdır.
b)      Bilgiler HDD te plakalar üzerinde saklanırken RAM da çip’ ler üzerinde saklanır.
c)      RAM uçucu hafızaya , yani elektrik kesilince içeriği silinen . HDD ise kalıcı hafızadır.
5.ROM : Sadece okunma özelliği vardır. Veriler 1 defaya mahsus olmak üzere yazılır ve üstünde değişiklik yapılamaz.
6.CACHE MEMORY: Bu belleğin görevi Mikroişlemci diskten okuma yazma yaptığında yavaş olan disk ile kendisi arasında hız dengesini sağlar. 2  Çeşittir.
1.WRİTE TROUGHT: Okumayı hızlandırır
2. WRİTE-BACK TROUGHT: Okuma ve yazma işlemini hızlandırır.
CPU (Central Process Units): Mikroişlemciler yarı iletken teknolojisi ile oluşmuş devrelerin birleşmesi ile meydana gelen chiplerdir. Mikroişlemcilerin karakteristiklerini belirleyen bazı etmenler vardır.
a) Saat Hızı : Tüm  MP ler işlem hızlarının değişmesini sağlayan  sistem saatlerine sahiptirler. MHz ile ölçülür. ÖR: Pentium III. 500 MHz.

28 Kasım 2010 Pazar

Geçmişten Günümüze Bilgisayarın Gelişimi

Bilgisayar belirli komutlara göre veri işleyen ve depolayan bir makinedir.
Bilgisayarlar çok farklı biçimlerde karşımıza çıkabilirler. 20. yüzyılın ortalarındaki ilk bilgisayarlar büyük bir oda büyüklüğünde olup, günümüz bilgisayarlarından yüzlerce kat daha fazla güç tüketiyorlardı. 21. yüzyılın başına varıldığında ise bilgisayarlar bir kol saatine sığacak ve küçük bir pil ile çalışacak duruma geldiler. Toplumumuz kişisel bilgisayarı ve onun taşınabilir eşdeğeri, dizüstü bilgisayarını, bilgi çağının simgeleri olarak tanıdılar ve bilgisayar kavramıyla özdeşleştirdiler. Günümüzde çok yaygın kullanılmaktadırlar.
İstenilen yazılımı kayıt edip istenilen zamanda çalıştırabilmeleri bilgisayarları çok yönlü kılıp hesap makinelerinden ayıran ana özellikleridir. Church-Turing tezi bu çok yönlülüğün matematiksel ifadesidir ve herhangi bir bilgisayarın bir diğer bilgisayarın görevlerini yerine getirebileceğinin altını çizer. Dolayısıyla, karmaşıklıkları ne düzeyde olursa olsun, cep bilgisayarından süper bilgisayarlara kadar, bellek ve zaman kısıtı olmadığı takdirde hepsi aynı görevleri yerine getirebilirler.

Jacquard'ın doku tezgâhı ilk kurulabilir aygıtlardandır.
İlk bilgisayar 1950 yılında yapılmıştır.
Geçmişte 'bilgisayar' olarak bilinen birçok aygıt günümüz ölçütlerine göre bu tanımı hak etmemektedirler. Başlangıçta bilgisayar sözcüğü hesaplama sürecini kolaylaştıran nesnelere verilen bir ad konumundaydı. Bu ilk dönemin bilgisayar örnekleri arasında sayı boncuğu iim(abaküs) ve AntiKitira Makinesi (M. Ö. 150-100) sayılabilir. Yüzyıllar sonra, Orta Çağ sonundaki yeni bilimsel keşifler ışığında, Avrupalı mühendisler tarafından geliştirilen bir dizi makinesel hesaplama aygıtlarının ilki ise, Wilhelm Schickard'a (1623) âittir.
Ancak, yazılımlanabilir (veya kurulabilir) olmamaları nedeniyle bu aygıtların hiçbiri günümüz bilgisayar tanımına uymamaktadır. 1801 yılında Joseph Marie Jacquard'ın dokuma tezgâhındaki işlemi otomatikleştirmek adına ürettiği delikli kartlar ise bilgisayarların gelişme sürecindeki, kısıtlı da olsa, ilk yazılımlanabilme (kurulabilme) izlerinden sayılır. Kullanıcının sağladığı bu kartlar sayesinde, dokuma tezgâhı kart üzerindeki delikler ile tarif edilen çizime işleyişini uyarlayabiliyordu.
1837 yılında Charles Babbage, adını Analytical Engine (Çözümlemeli veya analitik makine) koyduğu, ilk tam yazılımlanabilir makinesel bilgisayarı kavramsallaştırıp tasarladı. Ancak parasal nedenler ve üzerindeki çalışmalarının sonlanamaması nedeniyle bu makineyi geliştirmedi.
Delikli kartların ilk büyük ölçekli kullanımı ise Herman Hollerith tarafından, 1890 yılında muhasebe işlemlerinde kullanılmak üzere tasarlanan hesap makinesidir. Hollerith'in o dönemde bağlı olduğu işletme ise sonraki yıllarda küresel bilgisayar devine dönüşecek IBM'dir. 19. yüzyılın sonlarına varıldığında, gelecek yıllarda bilişim donanım ve kuramlarının gelişimine büyük katkıda bulunacak uygulayımlar (teknolojiler) ortaya çıkmaya başlamıştılar: delikli kartlar, Boole cebiri, boşluk tüpleri ve teletip aygıtları.
20. yüzyılın ilk yarısında ise, birçok bilimsel gereksinim, gittikçe karmaşıklaşan örneksel (analog) bilgisayarlar ile giderildiler. Ancak günümüz bilgisayarlarının yanılmazlık düzeyinden hâlâ uzaktılar.
1930'lar ve 1940'lar boyunca bilgisayar uygulayımı gelişmeye devam etti, ve sayısal elektronik bilgisayarın ortaya çıkışı ancak elektronik devrelerinin buluşundan (1937) sonra gerçekleşebildi. Bu dönemin önemli çalışmaları arasında aşağıdakiler sayılabilir:

ENİAC, von Neumann mimarisini uygulayan ilk bilgisayarlardandır.
  • Konrad Zuse'nin "Z makineleri". Z3 (1941) ikili sayı tabanına dayalı işleyip, gerçel sayılar ile işlem yapabilen ilk makinedir. 1998 yılında Z3'ün Turing uyumlu olduğu kanıtlanmış ve böylece ilk bilgisayar unvanını edinmiştir.
  • Atanasoff-Berry Bilgisayarı (1941) boşluk tüplerine dayalı olup, ikili sayı tabanının yanı sıra, sığaç tabanlı bellek donanımına sâhipti.
  • İngiliz yapımı Colossus bilgisayarı (1944), kısıtlı yazılımlanabilirliğine (kurulabilirliğine) karşın, binlerce tüp kullanımının yeterince güvenilir bir sonuç verebileceğini göstermiştir. II. Dünya Savaşı'nda Alman silahlı kuvvetlerinin gizli iletişimlerini çözümlemek için kullanılmıştır.
  • Harvard Mark I (1944), kısıtlı kurulabilirliğe sâhip bir bilgisayar.
  • ABD Ordusu tarafından geliştirilen ENIAC (1946), onluk sayı tabanına dayalı olup ilk genel kullanım amaçlı eletronik bilgisayar unvanına sâhiptir.
ENIAC'ın olumsuz yanlarını saptayan geliştiricileri, daha esnek ve zarif bir çözüm üzerinde çalışıp, artık saklı yazılım mimarisi veya daha çok von Neumann mimarisi olarak tanınan tasarımı önerdiler. Bu tasarımdan ilk olarak John von Neumann (1945) yılında gerçekleştirdiği bir yayında söz etmesinden sonra, bu mimariye dayalı olarak geliştirilen bilgisayarlardan ilki İngiltere'de tamamlandı (SSEM). Aynı mimariye bir yıl sonra kavuşan ENIAC'a ise EDVAC adı verildi.
Günümüz bilgisayarlarının neredeyse tamamının bu mimariye uyumlu duruma gelmesi ile bilgisayar sözcüğünün tanımı olarak da kullanılmaktadır. Dolayısıyla bu tanıma göre geçmişteki aygıtlar bilgisayar olarak sayılmasalar da, tarihsel bağlamda yine de o biçimde anılmaktadırlar. Her ne kadar 1940'lardan bu yana bilgisayar uygulayımı köklü değişiklikler geçirmiş olsa da, çoğunluğu von Neumann mimarisine sadık kalmıştır.

Mikroişlemci von Neumann mimarisinin temel öğelerindendir.
Boşluk tüpüne dayalı bilgisayarlar 1950'ler boyunca kullanımda kaldıktan sonra, 1960'larda daha hızlı ve ucuz olan geçirgeç (transistör) tabanlı bilgisayarlar yaygınlık kazandı. Bu etkenlerin sonucunda bilgisayarların daha önce görülmemiş bir düzeyde toplu üretimine geçirildi. 1970'lere varıldığında tümleşik devre uygulayımı ve Intel 4004 gibi mikroişlemcilerin geliştirilmesi sayesinde bir kez daha büyük bir başarım ve güvenilirlik artışının yanı sıra, maliyet düşüşü de yaşandı. 1980'lerde artık bilgisayarlar, çamaşır makinesi gibi günlük hayat kullanımındaki birçok makinesel aygıtın denetleyici donanımlarındaki yerlerini almaya başlamışlardı. Yine aynı dönemde, kişisel bilgisayarlar yaygınlık kazanıyorlardı. Son olarak 1990'lardaki Internet'in gelişimi ile de bilgisayarlar televizyon ve telefon gibi alışılmış birer aygıt hâline gelmişlerdir.

27 Kasım 2010 Cumartesi

BİLGİSAYAR VİRÜSLERİ


 

Bilgisayarın dayanılmaz baskısı ve bilgisayarlaşma sürecinin giderek daha büyük boyutlara ulaşması sonucunda sıklıkla duyulmaya başlayan konulardan biri de bilgisayar virüsleridir.Bilgisayar virüsleri, bilgisayar kullanıcılarının ortak korkularıdır.
Bazen bilgisayar kullanıcıları farkında olmadan kendi veri ve programlarına zarar verme aşamasına dek ulaşmaktadır. Pek çok kullanıcı, bilgisayarını virüsten koruma ya da bilgisayarına bulaşmış virüsü temizleme çabaları ile dönülmez zarar noktalarına gelebilmektedir. Bu nedenle bir bilgisayar kullanıcısının, bilgisayar virüsünün ne olduğu, virüsün neler yapabileceği, virüsten nasıl korunulacağı, sisteminde herhangi bir virüsün bulunup bulunmadığının belirlenmesi, bulaşan bir virüsün nasıl temizleneceği gibi konularda yeterince bilgili olması gerekmektedir (Banger, Gürcan 1991).


BİLGİSAYAR VİRÜSÜ NEDİR?

Bilgisayar virüsleri aslında senelerdir vardır. Ancak bilgisayar kullanıcılarının artması ve bilgisayarların internet ile birbirine bağlanması bu sorunun gün geçtikçe büyümesine yol açmaktadır (Erkun, Rıza Cem 1997).
Karakaya ve arkadaşları bilgisayar virüsünü şu şekilde tanımlamaktadır; "Bir bilgisayar virüsü, belleğe yerleşen, çalıştırılabilen programlara kendini ekleyen, yerleştiği programların yapısını değiştiren ve kendi kendini çoğaltabilen kötü amaçlı programlardır". Eğer bu programlar herhangi bir şekilde çalıştırılırsa, programlanma şekline göre bilgisayara zarar vermeye başlamaktadır. Virüsler, genellikle Assembler programlama dili ile hazırlanmış ve kapasiteleri 1 kaç byte ile 3KB arasında olabilen programlardır .
Bilgisayar virüsleri de diğer yazılımlar gibi kendiliğinden ve esrarengiz bir biçimde ortaya çıkmazlar; "birileri(!)" tarafından planlanıp belli bir amaca yönelik olarak geliştirilirler (Banger, Gürcan 1991).
Bilgisayarınızda; sistem tarihi sabit kalıyorsa, hard diskiniz veya disketinizde aniden bir bozukluk meydana gelmişse, kendiliğinden müzik sesi geliyorsa virüs olma ihtimali kuvvetlidir (Karakaya, Mevlüt; Çil, Burhan ve Eryılmaz, Selami 1993).
Bütün bunlara bakarak, virüsleri çizim programlarından, hesap tablolarından ya da veri tabanı yazılımlardan ayıran şey ne olabilir?
"Virüslerin amacı zarar verme olduğu halde bu yazılımlar zarar verme amacı gütmezler, "olumlu" etkileri vardır" (Banger, Gürcan 1991).

HER ZARARLI YAZILIM VİRÜS DEĞİLDİR!

Genel bir sınıflandırma yapıldığında, yanlışlıkla virüs olarak isimlendirilen zararlı yazılımları Banger, şöyle bir gruplandırma içinde ele almıştır;
  • Hatalı programlar
  • Truva atları
  • Bukalemunlar
  • Yazılım bombaları
  • Mantıksal bombalar (Koşullu bombalar)
  • Zamanlamalı bombalar
  • Tavşanlar (Kopya üreticiler)
  • Kurtçuklar
  • Virüsler
"Hatalı programlar",
"Truva atı",
Truva atının yakın akrabası olan "bukalemun", bir başka programmış gibi davranabilir.
Bir "bomba", bir yazılım parçasıdır; ya daha önce varolan bir programa (örneğin bir hesap tablosu yazılımına) eklenmekte ya da böyle bir programın belli oranda değiştirilmesi ile elde edilmektedir.
Virüslerle akraba olan "tavşan" ise bellek ve diski, kendi kopyaları ya da kendi ürettiği başka tür bilgilerle dolduran zararlı bir yazılım türüdür. ise, bellek ve manyetik disk ortamlarında kayar gibi ilerleyerek karşılaştıkları veri ve programları değiştirmektedir.
"Kurtçuklar"

VİRÜSLER NASIL BULAŞIR?

Virüsler küçük programlar olduğundan aktif hale gelebilmesi için virüslü bir programın çalıştırılması, veya virüslü sistem kütükleri makinanın açılmış olması gerekmektedir.
Bir virüsü diğerlerinden ayırdeden temel faklılık, programdan programa, kütükten kütüğe ve sistemden sisteme kolaylıkla kendisini kopyalayabilmesidir.
Virüslerin aktif hale gelebilmesi için çalıştırılabilen (.EXE - .COM uzantılı gibi) programlara bulaşması gerekir. Virüs bulaşan bir program çalıştırıldığında, virüs belleğe taşınır ve bellekte bulunan virüs bulunduğu sürücüde COMMAND.COM kütüğüne bulaşmayı ilk hedef olarak görür.
Virüs bir kez bu kütüğe yerleştikten sonra sistemin her açılışında kendisini belleğe yüklemekte ve çalıştırılan her programa bulaşmaktadır.

"Bulaşma" - "Enfekte olma";
Bellekte bulunan bir virüsün çalışmakta olan programın sonuna kendisini eklemesi ve programın giriş kodunu kendi üzerinden yapmasıdır (Karakaya, Mevlüt ve diğerleri 1993).
Sisteme bir kere virüs girdi mi sayısız defa kendisini kopyalamasının yanısıra sabit diskteki dosyaların silinmesine kadar bir çok işi yapabilmektedir.
Banger, virüsleri iki şekilde sınıflandırmıştır. İlk sınıflandırmayı;
  • Kabuk tipi virüsler,
  • Yapışkan (sığıntı) virüsler,
  • İşletim sistemi virüsleri,
  • Özgün kaynak program virüsleri
olarak yapmıştır. Genellikle virüsler bulaştıkları programı derhal ya da zamanla işlemez hale getirmektedir. Diğer yandan "kabuk tipi virüsler" ise bulaştıkları programı bozmak yerine bir tür kabuk oluşturarak bu program ile birlikte bilgisayar sistemine yüklenmektedir. "Yapışkan (sığıntı) virüsler" ise bulaştıkları programın doğrudan içine yerleştikleri gibi ilgili programı bozup bozmadıklarına dikkat etmemekle birlikte genellikle belleğin ve program kütüğünün az erişilen bölümlerine yerleşmektedir."İşletim sistemi virüsleri", Bu tür virüsler, işletim sistemi kütüklerinin herhangi birinin içine yerleşerek sistem programını değiştirmektedir. "Özgün kaynak program virüsleri" ise doğrudan yazılımcılar tarafından gizli ve/veya bilinçli olarak programlar içine yerleştirilmektedir.
Virüslerin bir diğer sınıflaması ise;
  • Açılış sektörü virüsleri,
  • Komut işlemcisi virüsleri,
  • Genel amaçlı virüsler,
  • Çok amaçlı virüsler,
  • Kütük tipi virüsler,
  • Bellekte yerleşik duran virüsler
olarak yapılabilmektedir.
"Açılış sektörü virüsleri", açılış disklerinin açılış sektörlerine yerleşen ve bilgisayar sisteminin başlatılması ile etkinleşen virüslerdir. "Komut işlemcisi virüsleri", işletim sistemi külütüklerini hedef alan virüslerin bir türüdür.
"Genel amaçlı virüsler", kolaylıkla değişik kütük biçimlerine uyum gösterebilen türde zararlı yazılımlardandır.
"Çok amaçlı virüsler" açılış sektörü virüsleri, komut işlemcisi virüsleri ve genel amaçlı virüslerin en güçlü özelliklerini kendilerinde toplamaktadır.
"Kütük tipi virüsler"> (PC'lerdeki .COM VE .EXE uzantılı kütükler gibi) özellikle işletilebilir kütükleri enfekte eden türde virüslerdir.
"Bellekte yerleşik duran virüsler" ise daha önce enfekte olmuş bir program kütüğünün işletilmesi ile belleğe yerleşerek diğer program kütüklerine bulaşır.Banger, Gürcan; 1991).
Banger, virüslerin ikinci sınıflamasını ise;
  • Hard diskin bölümlerini
  • Diskin BOOT sektörünü
  • .COM ve .EXE uzantılı sistem ve kullanıcı programlarını kullanmaktadır (Karakaya, Mevlüt ve diğerleri 1993).

VİRÜSLERİN GENEL ÖZELLİKLERİ

Bilgisayarınızı virüslerden koruyabilmek, virüslerin bulaştığı disk ve kütüklerinizi temizleyebilmek için öncelikle bu zararlı programların işleyişi hakkında bilgili olmanız gerekmektedir.

Herhangi bir zararlı yazılımın virüs olarak sınıflandırılabilmesi için;
  • İşletilebilir olmak
  • Kendini kopyalama özelliğine sahip bulunmak,
  • Diğer işletilebilir yazılımları virüslü program haline dönüştürmek gibi özelliklerinin bulunması gerekir.
Genel olarak virüs türü yazılımlar, kendilerini uygulama programları içine gizlemektedirler. Gizlendikleri uygulama programı, bir sözcük-işleme, grafik hazırlama yazılımı olabileceği gibi bir oyun programı ya da bir hesap tablosu da olabilir (Banger, Gürcan 1991).

YAZILIM TÜRLERİ VE VİRÜSLER

Yazılım türleri ve virüsler hakkında bilmemiz gerekenleri Banger şöyle açıklamaktadır;truva atı, bomba ya da virüs gibi zararlı yazılımlardan etkilenen ya da bu etkileri portör olarak taşıyan disketlerin kaynağı, yazılımların edinildiği biçim ve yerle çok yakından ilgilidir. Bu nedenle içeriği ya da kaynağı bilinmeyen disketlerin sürücüye yerleştirilip denenmesinde dikkatli olunmalıdır. Virüs tipi zararlı kodların yayılma biçimleri ile ilgili olarak yazılımların da buna uygun bir sınıflandırılmasının yapılmasında yarar görülmektedir. Belli başlı yazılım tipleri arasında;
  • Ticari yazılımlar,
  • Paylaşılabilir yazılımlar,
  • Dağıtılabilir yazılımlar,
  • Genel kullanıma açık yazılımlar sayılabilir.
"Ticari yazılımlar" arasında genel muhasebe sistemi, cari hesap izleme sistemi, personel izleme ve bordrolama sistemi, yayın bordrosu ve faturalama sistemi gibi iş ve ticaret yaşamına dönük program paketleri dışında veri tabanları, programlama dilleri ve işletim sistemleri gibi yazılımları da anlamak gerekir. Ticari yazılımların tanınmasında;
  • Göreceli yüksek bir fiyatının bulunması
  • İkna edici görünümde bir dökümana sahip olması
  • Bir kullanım (lisans) anlaşmasının bulunması
  • Bir firma ya da marka desteği taşıması gibi etmenler rol oynamaktadır.
Gerek yasal yönden sakıncalı duruma düşmemek gerekse virüs etkilerinden uzak kalmak için kaynağı belli olmayan "korsan kopya" yazılımların kullanılmaması gerekir.
"Paylaşılabilir yazılımlar", pek çok özellikleri açısından ticari yazılımlara benzemektedir. Paylaşılabilir yazılımlar konusunda tüm dünyadaki yasal düzenlemeler oldukça esnektir ve bu programların kopyalanması, dağıtılması ve kullanılması herhangi bir yasal yaptırıma ya da sakıncaya neden olmamaktadır.
Paylaşılabilir yazılımların yazarı dışında başka kişiler tarafından da kopyalanmasına izin verilmesi nedeniyle bu programlar, virüs kaynağı olmak için ideal koşullara sahip olmaktadır.
"Dağıtılabilir yazılımlar", kopyalanmasında ya da kullanılmasında herhangi bir yasal sakınca bulunmamakla birlikte herhangi bir nedenle herhangi bir ücretin ya da yardım harcının ödenmesi beklenmemekte ve istenmemektedir.
"Genel kullanıma açık yazılımlar" için herhangi bir ücret ya da yardım harcı ödenmesi beklenmemektedir. Bu tür yazılımlar herkesin özgürce kullanabileceği, kopya edebileceği türde programlardır ve bu programların yazar(lar)ı herhangi bir neden ya da biçimde hak iddia etmemektedir.

VİRÜSLERDEN KORUNMA YOLLARI

  1. İlk yardım disketleri kullanmak,
  2. Şüpheli durumları iyi değerlendirmek,
  3. Kırılmış program kullanmamak,
  4. Disketten boot etmek,
  5. Network sistemlerde yazım hakkını sınırlamak,
  6. Disketi kullanmadan önce test etmek,
  7. Yedekleme yapmak,
  8. Dosyaları gizlemek,
  9. Resident antivirüs programı kullanmak gerekir ( Taşbaşı, Abdurrahman ve Altınbaşak,Orhan 1999).

VİRÜSÜN BİLGİSAYARDA TESPİT EDİLMESİ

  • Programın yüklenmesi normalden uzun sürüyorsa,
  • Hiç beklenmedik hata mesajları ekranda görüntüleniyorsa,
  • Bellek alanı normalden az görünüyorsa,
  • Kütükler bozuluyor veya aniden siliniyorsa,
  • Ekranda değişik karakterler görünüyor veya kayıyorsa,
  • .COM VE .EXE uzantılı programların uzunlukları, tarih ve zamanları değişiyorsa,
  • Ekrana beklenmeyen yazı ve isimler geliyorsa,
  • Tuşa basıldığında müzik çalıyorsa sistemde virüs olduğundan şüphelenilmelidir.
Virüsün tespit edilebilmesi için ANTİ-VİRÜS programları kullanmak en mantıklı yoldur (Karakaya, Mevlüt ve diğerleri 1993).

VİRÜSLERİN TEMİZLENMESİ

Virüsleri temizleme yöntemleri çok farklı şekilde olmaktadır. Bunlar genel olarak şu şekilde sıralanabilir;
  • Yardımcı programlar kullanmak,
  • Antivirüs programları kullanmak,
  • Formatlama yapmak (Taşbaşı, Abdurrahman ve Altınbaşak, Orhan 1991).
Virüs olduğunu tespit ettikten sonra bundan kurtulmanın en iyi yolu; bilgisayarı virüssüz bir sistem disketiyle açmak ve SYS komutuyla sistem kütüklerinin (IO.SYS VE DOS.SYS) yeniden yüklenmesi ve COMMAND.COM kütüğünün kopyalanması yöntemidir. Virüs bulaştığı belirlenen program yine de çalıştırılmak isteniyorsa çalıştırıldıktan sonra makinanın kapatılıp tekrar açılması bellekte bulunan virüsün diğer programlara bulaşmasını önlemektedir (Karakaya, Mevlüt ve diğerleri 1993).
Virüsler hakkında bazı önemli notlar:
  1. Virüs kendiliğinden oluşmaz bir programcı tarafından yazılması gerekir.
  2. İyi niyetli virüsler de vardır.
  3. Virüslü bir disket veya program makinada çalıştırılmadığı sürece bulaşmaz.
  4. Disketten bilgi okunması virüs bulaştırmaz.
  5. Protect (koruma) yuvası kapalı olan diskete virüs bulaşma imkanı daha azdır.
  6. Virüsler, Veri (Data) dosyalarına bulaşamaz (Karakaya, Mevlüt ve diğerleri 1993).

VİRÜS ÇEŞİTLERİ

Virüsler değişik biçimlerde sınıflandırılmaktadır; aşağıda sadece virüslerden bazı örnekler verilmiştir.
DOSYA VİRÜSLERİ
Bu virüsler aslında programların kendisine denilmektedir. Bunlar silinebilir dosyaları (genelde .COM ve .EXE uzantılı dosyaları ) etkilemekte ve o dosya silindiği anda virüs de harekete geçmektedir. Bu virüsler, virüsten etkilenmiş dosyaların disket alışverişi sonucu yayılmaktadır.
BOOT SEKTÖR VİRÜSLERİ
Bu virüsler çok yaygındır; ancak engellenmesi de bir o kadar kolaydır. Bir boot sektörü virüsü, içinde virüs olan bir disketin sürücüde bırakılması ve bilgisayarın tekrar açılmasıyla bilgisayara sızmaktadır. Bilgisayar açılırken disketten boot etmeye çalışır ve virüs disketten sisteme girer. Bu tip virüsleri önlemek için; bilgisayarı açarken sürücüde bir disket olmadığından emin olmak gerekir. Çünkü bu virüsler, fabrika etiketli orijinal yazılımlarda bile bulunabilir.
MAKRO VİRÜSLER
Bunlar son zamanlarda bilgisayarlarda en çok karşımıza çıkan virüslerdendir. Bazıları gerçekten zararlı olurken, bazıları ise kelime işlemci dökümanları şablonlara dönüştürmek veya dökümanların çeşitli yerlerine rastgele "Wazoo" yazmak gibi sadece insanın sinirini bozan şeyler yapmaktadır. Bu gibi şeyler, kullanılan bilgilere zarar vermese de üretkenliği etkilediği için zararlı sayılmaktadır. Bir makro virüs, kelime işlemci veya veri tabanı programlarının dili olan makro dilinde yazılır. Bir makro dilinin nasıl kullanıldığını öğrenmek ise kolaydır, bu da bir virüs yaratmanın oldukça kolay olması anlamına gelir. Bu virüslerin bu kadar çok yayılmasının nedeni tek bir kelime işlemci veya veri tabanı dökümanını birden fazla kullanıcının kullanmasından kaynaklanır. Makro virüslerin çoğu virüslü dökümanın bir elektronik posta mesajı ile bir ofis ağı veya Internet aracılığıyla aktarılması ile yayılmaktadır.
POLYMORPHİC VİRÜS
Her bulaşmada kendisini değiştirmektedir. Bu tür virüslerin imzaları sürekli değiştiği için, hem de bu değişiklik sıklıkla rasgele bir şekilde yapıldığı için normal imza yöntemiyle arandıklarında tespit edilemeyebilir. Antivirüs programları bu tür virüsleri yakalamak için tahmin yürütmeye dayalı özel teknolojiler kullanmaktadır.
STEALTH (CASUS) VİRÜSÜ
Kendisini antivirüs programlarından korumak için özel yöntemler kullanmaktadır. Bu tür virüsler çoğunlukla DOS'u etkilemektedir.
EVCİL VİRÜS
Çoğunlukla araştırma laboratuarında yaşamaktadır. Dış dünyaya çıkamamıştır (Simon, Barry ve Erözen,Aybars 1997; Erkun, Rıza Cem 1997; PC Magazine Türkiye 1999; http://www.virusbil.com.tr/virusler.html bu kaynakta yazar bilgisi yok).

PC'LERİN KORUNMASI

PC'lerin korunmasında atılması gereken ilk adımlar:
  1. Bilgisayar her açıldığında sürücüde disket olup olmadığına bakılmalıdır,
  2. Bilgilerin sık sık yedeği alınmalıdır,
  3. Ofis ağı veya internet gibi dış kaynaklardan gelen yeni program ve dökümanlara dikkat edilmelidir,
  4. Son olarak da bir antivirüs yazılımına sahip olunmalıdır.
İyi bir antivirüs yazılımı birkaç koruma seviyesi içermelidir. Bu koruma ilk olarak bilgisayarın hafızasının, yerel sürücüsünün ve kullanılan disketlerin taranmasıyla sağlanabilir. İyi bir program virüsleri bulup, bir çoğunu yok edip, zarar görmüş dosyaların bir çoğunu tamir edebilmelidir.
Var olması muhtemel olan virüsleri taramak için değişik metodlar vardır ve her birinin kendine göre artı ve eksileri bulunmaktadır gerçekten zarar verme güdüsü ile değil, fakat yazılım içindeki bir ya da daha fazla hatadan dolayı virüs türü yazılımlar içinde ele alınmaktadır. Bu tür yazılımlar yeterince sınanmadıkları ve içindeki hatalar düzeltilmediği için sisteme zarar vermektedir. Verdikleri zarar bir tür görünmez kazadır. zarar verici bir program içeren herhangi bir yazılımdır. Truva atlarının gizlenmek için en sevdikleri yazılım türü, bilgisayar oyunlarıdır.